27 Mart 2010 Cumartesi

DÜNYA SAATİ

" DÜNYA SAATİ " eylemi ile 20:30 - 21:30 arasında lambalarımızı söndürüyoruz. bu yıl 4.' sü yapılır. Önemli binalar da iştirak edecekler bu eyleme ve siz de evinizde loş bir mum ışığında kitap okuma zevkini tadınız. 


5 Mart 2010 Cuma

Ermeni Tasarısı Türkçe Metni

Yahudi Lobisi ve Ermeni Lobisi sayesinde alınan karar bu. Tarih her zaman göreceli olacaktır.

 

Sırlar açıklansa da giz, kendini koruyacaktır.

 

TEMSİLCİLER MECLİSİ 252 NO.LU KARAR TASARISI

 

Başkan’ın; Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikasının, Ermeni Soykırımı ve diğer konularda ülkemizin belgelerinde ifade edilmiş insan hakları, etnik temizlik ve soykırım meseleleriyle ilgili uygun yaklaşım ve hassasiyeti yansıtmasını sağlamaya davet edilmesi.

Karara bağlandı…

 

BÖLÜM 1
Bu karar, “ABD’nin Ermeni Soykırımı Kararı Kayıtlarının Teyit Edilmesi” olarak da
adlandırılabilir.

 

BULGULAR

BÖLÜM 2

Temsilciler Meclisi şu bulgulara ulaşmıştır:
(1) Ermeni Soykırımı, Osmanlı İmparatorluğu tarafından tasarlanmış ve 1915’ten 1923’e kadar uygulanmıştır. Yaklaşık 2 milyon Ermeni’den 1.5 milyon erkek, kadın ve çocuk öldürülmüş, hayatta kalan 500 bin kişi evlerinden sürülmüş ve bu durum, Ermenilerin tarihi vatanlarındaki 2 bin 500 yıllık varlıklarının ortadan kalkmasıyla sonuçlanmıştır.

(2) 24 Mayıs 1915 tarihinde, İttifak Güçleri, İngiltere, Fransa ve Rusya ilk defa bir başka devleti “insanlık suçu işlemekle” itham eden ortak bir açıklama yayımlamıştır.

(3) Bu ortak açıklamada, “İttifak Güçleri, bu suçlar dolayısıyla Osmanlı Hükümeti’nin bütün üyelerini ve bu katliamları gerçekleştiren memurlarını şahsen sorumlu tutacağını kamuoyu önünde bildirmektedir” denilmiştir.

(4) Birinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Türk Hükümeti, Ermeni Soykırımı’nın “düzenlenmesine ve yürütülmesine” karışan ve “Ermenilerin katliamında ve yok edilmesinde” rol oynayan üst düzey liderleri suçlamıştır.

(5) Jön Türk Rejimi’nin yetkilileri, bir dizi savaş mahkemesinde yargılanmış ve Ermeni halkına karşı katliam düzenlemek ve yürütmek suçlamalarından hüküm giymiştir.

(6) Ermeni Soykırımının baş düzenleyicileri Savaş Bakanı Enver, İçişleri Bakanı Talat ve Denizcilik Bakanı Cemal, suçlarından dolayı idam cezasına mahkûm edilmiş ancak bu kararlar infaz edilmemiştir.

(7) Ermeni Soykırımı ve ülke içindeki bu hukuki noksanlıklar, Avusturya, Fransa, Almanya, Büyük Britanya, Rusya, Birleşik Devletler, Vatikan ve daha birçok ülkenin ulusal arşivlerinde kuşkuya yer bırakmayacak kanıtlarla belgelenmiş ve bu geniş kanıt birikimindeki olguların,
olayların ve sonuçların birbirinin aynısı olduğu görülmüştür.

(8) ABD Ulusal Arşivi ve Kayıtlar Dairesi, özellikle Dışişleri Bakanlığı’nın 59’ncu Kayıt Grubu’ndaki kamuya ve ilgili kurumların kullanımına açık olan 867.00 ve 867.40 sayılı dosyalarında Ermeni Soykırımı üzerinde kapsamlı ve detaylı belgeler bulundurmaktadır.

(9) 1913’ten 1916’ya kadar ABD’nin Osmanlı İmparatorluğu büyükelçiliği görevini yürütmüş olan Sayın Henry Morgenthau, aralarında Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiklerinin de olduğu birçok ülkenin yetkilisiyle birlikte Ermeni Soykırımı’na karşı protestolar organize
etmiş ve bunlara öncülük yapmıştır.

(10) Büyükelçi Morgenthau, ABD Dışişleri Bakanlığı’na Osmanlı İmparatorluğu hükümetinin politikasını “bir ırkı yok etme kampanyası” olarak tanımlamış ve kendisine 16 Temmuz 1915 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı Robert Lansing tarafından, “Ermeni soykırımının
durdurulmasına yönelik… adımlarınız Bakanlığımızca onaylanmıştır” talimatı verilmiştir.

(11) Senato’nun 12 Şubat 1916 tarihinde aldığı kararda, “ABD Başkanı'ndan bu ülkenin vatandaşlarının şu anda açlık, hastalık ve tarifi mümkün olmayan acılar içinde bulunan Ermenilerin durumlarının iyileştirilmesi için toplanan bağışlara katkıda bulunabilecekleri bir
günün belirlemesi saygıyla talep edilmektedir” denilmiştir.

(12) Başkan Woodrow Wilson bu fikri benimseyerek, Amerikan halkının evlatlığı olan 132 bin yetimin de aralarında bulunduğu Ermeni Soykırımı’ndan kurtulanlara 1915 – 1930 yılları arasında 116 milyon dolar yardım yapan ve bir kongre kararıyla kurulmuş olan Yakın Doğu
Yardım Komitesi’nin oluşumunu desteklemiştir.

(13) Senato’nun 11 Mayıs 1920 tarihli 359 numaralı kararı, “Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin alt komitesindeki oturumlarda verilen ifadeler, Ermeni halkının karşılaştığı bildirilen katliam ve diğer vahşetlerin gerçek olduğunu ortaya koymuştur.

(14) Bu karar, General James Harbord önderliğindeki Amerika'nın Ermenistan Askeri Misyonu'nun 13 Nisan 1920'de Senato'ya sunduğu ve "kesme, şiddet, işkence ve ölüm olaylarının 100 güzel Ermeni vadisi üzerindeki etkisi sürüyor ve bu bölgeye gidenlerin çok azı tüm zamanların bu en büyük suçuna dair kanıtlardan kaçabiliyor" ifadelerine yer verilen raporun ardından alınmıştır.

(15) ABD Yahudi Soykırımı’nı Anma Müzesi’nde sergilendiği gibi, 1939 yılında hiçbir kışkırtma olmadan ordularına Polonya’ya saldırı emri veren Adolf Hitler, buna karşı çıkanlara, “Tüm yaşananlara rağmen bugün kim Ermenilerin yok edilmesinden bahsediyor ki?” demiş ve Yahudi Soykırımı için gerekli ortamı oluşturmuştur.

(16) 1944 yılında “soykırım” terimini ortaya atan ve Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin ilk savunucularından olan Raphael Lemkin, Ermenistan’da yaşanan olayları, 20’nci yüzyılda gerçekleşen soykırımlar için kesin bir örnek olarak göstermiştir.

(17) Gerek Lemkin’in çağrısıyla 11 Aralık 1946’da kabul edilen ilk Birleşmiş Milletler soykırım kararı olan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 96(1) numaralı kararı gerekse de Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Ermeni Soykırımı’nı Birleşmiş Milletler’in mevcut standartlarını düzenleyerek önlemek ve cezalandırmak istediği suç türü olarak tanımıştır.

(18) Birleşmiş Milletler Savaş Suçları Komisyonu 1948’de Ermeni Soykırımı’nı “tam olarak… yeni kullanılmaya başlanan ‘insanlığa karşı işlenmiş suç’ teriminin kapsamına alınması istenen eylemlerden birisi” olarak tanımlamış ve Nürnberg Mahkemeleri için emsal
teşkil edebileceğini belirtmiştir.

(19) Komisyon, “Sevr Barış Antlaşmasının 230’uncu maddesindeki hükümler, açık ve 1915 yılında İttifak Güçleri’nin yaptığı açıklamaya uyumlu bir şekilde… Türk topraklarında etnik kökeni Ermeni ya da Rum olsa bile Türk vatandaşlarına yönelik saldırıları kapsamayı
amaçlamaktadır. Bu madde, Nürnberg ve Tokyo Antlaşmaları’nın 6c ve 5c maddelerine emsal olmakta ve bu antlaşmalarda ortaya konulan şartlar dahilinde ‘insanlığa karşı işlenen suçlar’ kategorisine bir örnek teşkil etmektedir” demiştir.

(20) Temsilciler Meclisi’nin 8 Nisan 1975 tarihinde kabul edilen 148 sayılı ortak kararı şöyledir: “24 Nisan 1975, İnsanın Acımasızlığını İnsana Hatırlatma Günü olarak kabul edilmiş ve ABD Başkanı’na Amerikan halkını, bu günü başta Ermeni soyundan gelenler olmak üzere bütün soykırım kurbanlarını anma günü olduğunu hatırlamaya çağıran bir
açıklama yapması yetkisi verilmiş ve talep edilmiştir.”

(21) Başkan Ronald Reagan, 22 Nisan 1981’de gerçekleştirdiği 4838 sayılı açıklamasında, “Yahudi Soykırımı’ndan alınan dersler, öncesinde yaşanan Ermeni soykırımı ve sonrasında yaşanan Kamboçyalı soykırımı ve diğer başka birçok kişinin başına gelen benzer olaylar gibi hiçbir zaman unutulmamalıdır” ifadelerini kullanmıştır.

(22) Temsilciler Meclisi’nin 10 Eylül 1984’te aldığı 247 sayılı karar şöyledir: “24 Nisan 1985, İnsanın Acımasızlığını İnsana Hatırlatma Günü olarak kabul edilmiş ve ABD Başkanı’na Amerikan halkını, bu günü 1.5 milyon Ermeni başta olmak üzere bütün soykırım kurbanlarını anma günü olduğunu hatırlamaya çağıran bir açıklama yapması yetkisi verilmiş ve talep edilmiştir.”

(23) Birleşmiş Milletler Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu'nun 1985 yılında yaptığı kapsamlı çalışma ve müzakerelerin ardından "Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sorunu Çalışması" başlıklı raporu 1’e karşı 14 oyla kabul etmiştir. Bu raporda, "Nazilerin yaptığı sapkınlık, ne yazık ki 20’nci yüzyılın tek
soykırım davası olmamıştır. Örnekler arasında… 1915-1916 yıllarında Osmanlıların Ermenilere yaptığı kıyım da gösterilebilir" denilmektedir.

(24) Bu raporda ayrıca, "Ermeni nüfusunun yarısından fazlasına tekabül etmesi muhtemel en az 1 milyon Ermeni'nin öldürüldüğü ya da ölüme yürütüldüğü yönünde bağımsız otoritelerin ve görgü tanıklarının güvenilir tahminleri bulunmaktadır. Bu [durum], Amerikan, Alman ve İngiliz arşivlerinde yer alan belgelerle ve aralarında Osmanlı'nın müttefiki Almanların da bulunduğu ülkelere ait o dönemde görev yapan diplomatların raporlarıyla da desteklenmektedir" ifadesi yer almaktadır.

(25) Bağımsız bir federal kurum olan ABD Yahudi Soykırımı’nı Anma Konseyi, 30 Nisan 1981'de oybirliğiyle, ABD Yahudi Soykırımı’nı Anma Müzesi'nde Ermeni soykırımına yer vermeyi kararlaştırmıştır ve o günden beridir de bu kararını uygulamaktadır.

(26) ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 1982 yılında yapılan Ermeni Soykırımı'yla ilgili eldeki bilgilerin muğlak olduğuna ilişkin hatalı değerlendirmeyi (daha sonra geri çekilmiştir) ele alan Washington DC Temyiz Mahkemesi, ABD'nin ilgili politika belgelerini inceledikten
sonra 1993 yılında Ermeni Soykırımı'yla ilgili ABD kayıtlarının muğlak olduğu konusundaki değerlendirmenin "ABD'nin uzun süredir var olan politikasıyla çelişkili olduğu ve nihayetinde de geri çekildiği"ne karar vermiştir.

(27) 5 Haziran 1996'da Temsilciler Meclisi, 1997 tarihli, 3540 sayılı Dış Operasyonlar, İhracat Finansmanı ve İlgili Program Ödenekleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle, Türk Hükümeti'nin Ermeni soykırımını tanıyana ve kurbanlarının anısını yüceltene kadar Türkiye'ye yapılan yardımların 3 milyon dolar (Türkiye’nin ABD'de lobicilik faaliyetleri için
harcadığı tahmini miktar) azaltılmasına karar vermiştir.

(28) Başkan William Jefferson Clinton 24 Nisan 1998'de, "Bu yıl da tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi Amerikan Ermenilerinin 1915 ile 1923 yılları arasındaki tehcir ve kıyımlar neticesinde yaşanmış olan yüzyılın en acı verici dönemlerinden birini anmalarına eşlik ediyoruz" demişti.

(29) Başkan George W. Bush, 24 Nisan 2004'te şu açıklamayı yapmıştır: "Bugün, 20'nci yüzyılın en korkunç trajedilerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde 1.5 milyon Ermeni'nin zorla tehcir edilerek ve öldürülerek yok edilmesini anıyoruz."

(30) Ermeni Soykırımı'nın uluslararası alanda tanınmış ve kabul edilmiş olmasına karşın hem yerel hem de uluslararası yetkililerin, Ermeni Soykırımı sorumlularını cezalandıramamış olması, benzer soykırımların yaşanmasının ve ileride de yaşanabilecek olmasının bir sebebidir. Bu karar, ileride meydana gelebilecek soykırımların engellenmesine yardımcı
olacaktır.

 

POLİTİKA AÇIKLAMASI

BÖLÜM 3

ABD Temsilciler Meclisi;
(1) Başkan'a; Ermeni Soykırımı'yla ilgili ABD'deki kayıtlarda belgelenen insan hakları, etnik temizlik ve soykırımla bağlantılı meselelerle ilgili uygun yaklaşım ve hassasiyet ile adil bir karara varılmamış olmasının yarattığı sonuçları yansıtan bir ABD dış politikası oluşturması
çağrısı yapmaktadır;

(2) Başkan'a; her yıl 24 Nisan ya da buna yakın bir tarihte verilen Başkan'ın Ermeni Soykırımı'nı anma mesajında 1.5 milyon Ermeni'nin sistemli ve kasten yok edilmesini "soykırım" olarak tanıması ve ABD'nin Ermeni Soykırımı'na karşı yaptığı müdahalenin onurlu tarihini hatırlatması çağrısı yapmaktadır...

 

 

 



__________ ESET NOD32 Antivirus Akýllý Güvenlik tarafýndan saðlanan bilgiler, virüs imza veritabaný sürümü: 4917 (20100305) __________

Ýleti ESET NOD32 Antivirus Akýllý Güvenlik tarafýndan denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

3 Mart 2010 Çarşamba

İNTERNET ORTAMI VERİLERİ

Prof. Dr. Osman ÖZSOY, 


günlük gönderilen elektronik posta sayısının 250 milyar, 
internette yayın yapan web sitesi sayısının 350 milyon, 
dünyada internete giren kişi sayısının 1.7 milyar, 
şu ana kadar sadece Facebook'a yüklenen fotoğraf sayısının 30 milyar
1 yılda gönderilen mail sayısının ise 90 trilyon olduğunu vurguladı.

 

TARİH KONULU KİTAPLAR LİSTESİ

Sayın Murat BARDAKÇIOĞLU’na teşekkürlerimizi sunarız.


Devlet-i Aliyye, Halil İnalcık
Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ, Halil İnalcık
Osmanlı Saray Teşkilatı, İsmail Hakkı Uzunçarşılı
Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, İsmail Hakkı Uzunçarşılı
Truva'nın İntikamı, Erhan Afyoncu
Osmanlı Tarihi Araştırma Rehberi, Erhan Afyoncu
Türkiye İdare Tarihi, İlber Ortaylı
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İlber Ortaylı
İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, İsmail Hami Danişmend
Topkapı Sarayı, Reşad Ekrem Koçu
100 Soruda Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar, Abdülbaki Gölpınarlı
100 Soruda Tasavvuf, Abdülbaki Gölpınarlı
Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, Erhan Afyoncu
Osmanlı İmparatorluğu'nun Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Halil İnalcık
Osmanlı Belgelerinin Dili, Mübahat Kütükoğlu
Osmanlı Uygarlığı, Halil İnalcık - Günsel Renda
Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, İsmail Hakkı Uzunçarşılı





Mia - İlk Türk Elektrikli Otomobili

Türkiye’nin ‘Mia’sı Cenevre’de.


Murat GÜNAK ve Alphan MANAS'ın imzasını taşıyan bu ilk Türk otomobili, bizim için çok önemli. Tasarım olarak dünya standartlarında. 


KOÇ ve KARSAN bu işi ileri taşıyacak şirketlerden. Öz sanayimiz ile pazara çıkarsak diğer modellerin de beraberinde geleceği aşikâr.

23 Şubat 2010 Salı

MÜREKKEP TASARRUFU


































GARAMOND KARAKTERİ İLE EN AZ MÜREKKEP SARFİYATINI YAPIYORSUNUZ. YAZICILARDA BU FONT TÜRÜNDEN ÇIKTI ALIRSANIZ DAHA AZ TASARRUF YAPABİLİRİZ.

18 Şubat 2010 Perşembe

zararlı maddeler

HACETTEPE ÜNIVERSITESI ARASTIRMA SONUCLARI
Piyasada satilan hazir gida maddeleri ülkemizde insan sagligini ciddi bicimde etkileyecek
derecede katki maddeleri icermektedir. Ancak bu maddeler, tüm cabalara ragmen medya araciligi
ile ilan edilememektedir.
Günümüzde gida sektörü büyük bir tröst halini almistir. Örnegin hicbir yayin organinda Coca-
Cola'nin zararli oldugunu göremezsiniz. Ancak biz tüketiciler, aile fertlerimizi, cevremizdeki
arkadaslarimizi, haberdar ederek bilinclendirebiliri z.
Son yillarda kanser vakalarinin neden devamli artis gösterdigini hic düsündünüz mü?
Siz cocugunuzun kanserojen madde iceren gida almasini ister misiniz?
Peki niye katkili ketcap aliyorsunuz?
Sizlere asagida sundugumuz tablo alacaginiz hazir gida maddelerindeki katkilarla ilgili bilgi
vermektedir.
Sagliginiz icin: Lütfen her hangi bir gida maddesi satin almadan önce 
ambalajinin üzerini dikkatlice okuyun.
 
ZARARSIZ KATKILAR
E100, 103, 104, 105, 111, 121, 122, 126,130, 132, 140,151, 152, 160,
161, 162, 163, 170, 174, 175, 180, 181, 200, 201, 202, 203, 236, 237,
238, 260, 261, 262, 263, 270, 280, 281, 282, 290, 300, 301, 303, 304, 305, 306, 307, 308,
309, 322, 325, 326, 327, 331, 332, 333, 334, 336, 337, 382, 400, 401, 402, 403, 404,405, 406,
408, 410, 411, 420, 421, 422, 440, 471, 472, 473, 474, 475,480
SÜPHELI KATKILAR
E125, 141, 150, 153, 171, 172, 173, 240, 241, 477, 605
E220,221,222, 223,224, 338, 339, 340, 341, 460, 461, 466, 407 (MIDE VE BA GIRSAK
HASTALIKLARI) E200 (VUCUTTAKI VITAMIN B12 YI YOK EDIYOR) E250,251, 320, 321 (KALP
HASTALIKLARI, DAMAR SERTLIKLER VE TIKANIKLIKLARI)
TEHLIKELI KATKILAR
E102, 120, E311, 312 (NÖROLOJIK HASTALIKLAR)
KANSEROJEN KATKILAR
E102, 110, 123, 124, 131, 142, 210, 211, 213, 214, 215,216, 217
ÖRNEGIN E211-SODYUM BENZOAT KETCAPLARDA BULUNMAKTADIR.
123,110 ABD, INGILTERE, FRANSA, ALMANYA, RUSYA,JAPONYA VE DAHA BIRCOK ÜLKEDE
YASAKLANMISTIR. FAKAT ÜLKEMIZDE RENKLI DRAJE CIKOLATALARDA VE KAYMAKLI
BISKÜVILERDE KULLANILMAKTADIR.
EN TEHLIKELI KANSEROJEN KATKILAR:
E330 ( NE YAZIKKI BIRCOK HAZIR GIDADA KULLANILMAKTADIR. )
BAZI HAZIR GIDALARDA TESBIT EDILEN KATKI MADDELERI E330 -
ÜLKER LÜKS GOFRET, MEYSU (ÖZELLIKLE KAYISI), KNOR DOMATES CORBA, TÜM TENEKE
KONSERVE VE TURSULAR, 7UP, SCHWEPPES (TÜM ÜRÜNLERI), JELIBON, TAMEK YAPRAK
SARMA, PIYALE HAZIR CORBA, OLIPS,
E250 - TÜM SALAMLARDA
E300 - FANTA PORTAKAL, CINOMEL
E320 - ETI PUFY, KNORR ISKEMBE CORBA
E223 - ÜLKER HAYLAYF, ALBENI
E322 - ÜLKER COKOKREM



Hacette Üniversitesi çalışanlarına saygılar.


Abdullah YEŞİLTAŞ
Kütüphane ve Dok.Daire Başkanı
İstanbul Aydın Üniversitesi
0212 4256151 dahili:1179

TÜRKKUŞU

Türk’ün havacılığa verdiği önemi, Türkkuşu’nun nasıl kurulduğunu Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti adlı kitabındaki anılarından izleyelim:

“Gazi Paşa, kendisini yoğun bir çalışmaya vermişti. Bütün dünyanın üzerinde durduğu konuya tüm gücüyle eğilmişti. Geleceğin göklerde olacağına inanıyordu. Konuya ta 1925’lerde eğilmiş ve 16 Şubat 1925 yılında Türk Tayyare Cemiyeti’ni kurmuştu. Havacılık O’nun en büyük tutkularından biri halini almıştı. Havacılıkla ilgili bütün yabancı yayınları izliyor, bu konudaki gelişmeleri gün geçirmeden Türkiye’de de uygulama alanına sokmağa çalışıyordu. Ona göre insanlığın hizmetine girecek en büyük gelişmeler havacılık alanında olacaktı. Hatta gün gelecek, insan oğlu uzaya, başka dünyalara gidecek, Ay’ı ve benzeri gezegenleri bile fethedecekti. İşte bu çağdaş savaşlar da göklerde üstün olan uluslar tarafından kazanılacaktı. Gerçi havacılık tekniği, çok pahalı bir teknikti ama uygar ve çağdaş Türkiye’nin bu aşamayı yapması geleceği yönünden şarttı. Gazi Paşa, yaptığı konuşmalarla gençleri havacılığa teşvik ediyordu. Bu arada, havacılık konusunda gerekli çalışmalar da sürdürülmekteydi. Savaş sonrası Türkiye için bunu bir fantezi gibi görenler, daha ileriki yıllarda ne derece yanıldıklarını çok iyi anlayacaklardı. Gazi, hiçbir konuyu Türk ulusu için bir fantezi, bir lüks olarak kabul etmiyordu. Vakit buldukça Türk Tayyare Cemiyeti’ne giderek, çalışmalarla ilgili bilgi alıyordu. Savaş sonrası Türkiye’nin çok fakir olan bütçesi ile mucizeler yaratılır, ulusal bilinç şahlanırken, Mustafa Kemal Paşa, Türk Tayyare Cemiyeti için o çok güvendiği hamiyetperver, yardımsever ulusunu yardıma çağırmıştı. İstikbal Göklerdedir! derken, bunu sadece bir işaret olarak bırakmıyordu. Bu bir ulusal hedefti. Bunun için sadece fikir alanında, spor alanında kalmamalıydı. Bu konuda daha geniş yatırımlar yapılmalı, çağdaş havacılık teknolojisi tümü ile ülkeye getirilmeliydi. Tayyare fabrikaları kurmalı, kendi uçağımızı kendimiz yapmalı, günün birinde ele güne muhtaç hale gelmemeliydik; çünkü dünya uluslarını gelecekte hiç de parlak günler beklemiyordu. Kendi yaptıkları çelik kanatlarla göklerini, topraklarını savunamayan ulusların akıbetleri hüsran olacaktı. Bu konuya inanmış olan halkımız da tüm olanakları ile Türk Tayyare Cemiyeti’ni destekliyordu.

Gazi Paşa: 
“Eskimiş teknolojileri değil, en yeni teknolojiyi ülkeye getirmediğimiz sürece, yabancı ülkelere bağımlı olmaktan kurtulamayız. Bunun için de, bir yandan mümkün olduğu kadar kemerleri sıkarak kendi yağımızla kavrulacak, bir yandan da yeni parasal kaynaklar yaratarak, çağdaş teknolojilerin en yenilerini topraklarımıza taşıyacağız. Biz, yeni ve genç bir Türkiye kuruyoruz. Dost, düşman ülkelerin geride kalmış teknolojilerine gereksinmemiz yok. Ya en yenisini kurar, onlarla boy ölçüşürüz, ya da biraz daha sabreder, bunu yapabilecek güce erişmemizi bekleriz” diyordu.

Atatürk’ün bu yoğun ve inançlı çalışmaları sonunda, havacılıkla ilgili bir okulun kurulması ve faaliyete geçmesi birgün gerçekleşiverdi. O’nun azmi, çelik iradesi, yılmaz inancı bu olmazı da kısa sürede olur yapıvermişti. Adını bizzat kendisinin koyduğu Türkkuşu, artık sivil havacı gençliğin emrinde olacaktı. Burada gençlerimiz uçuşu, planör kullanmayı, paraşütle atlamayı, kısacası havacılıkla ilgili herşeyi bilimsel bir şekilde en iyi öğretmenlerden, deneyler yaparak öğreneceklerdi.
3 Mayıs 1935 yılı sabahı Atatürk çok erken kalkmış çok sevdiği kilot pantalonlu spor elbisesini giymiş, kasketini de alarak karşıma gelmişti. Yüzünden mutluluk akıyordu. Bana: “—Haydi bakalım Gökçen, gidiyoruz. Bugün bizim için bir bayram günüdür. Hem de ileride çok övüneceğimiz bir kuruluşun, açılışını yapacağımız bir bayram. Türk Hava Kurumu’na bağlı olarak Türkkuşu’nu açıyoruz. Orada binlerce, yüz binlerce genç havacı yetiştireceğiz. Zehra’yı da al, birlikte gelin” dedi. Hava alanında büyük bir kalabalık vardı. Gençler heyecanlı, orta yaşlılar gururluydu. Atatürk açış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldiği zaman ortalık alkıştan inliyordu. Atatürk konuştukça, ben adeta kanatlandığımı hissediyordum. Konuşmadan sonra, planörle uçuş gösterileri ve paraşütle atlayışlar yapıldı. Bunları yakından izlemek gerçekten insanı büyülüyor, heyecandan heyecana sürüklüyordu. İyiden iyiye, ilgilenmeye başlamıştım havacılıkla. Atatürk bir ara kulağıma eğilerek sordu: “Gökçen, görüyorum çok heyecanlandın bu gösterilerden. Hareketler seni çok ilgilendirdi. Nasıl, sen de böyle havalarda süzülebilir, paraşütle atlayabilir misin bakalım?” Başımı sallayıp, şöyle dedim: “Haklısınız Paşam. Gerçekten çok heyecanlandım ve çok beğendim bu gösterileri. Onların yerinde olmayı isterdim”. Bu cevabım üzerine tatlı tatlı gülümsedi ve: “—Cesaretini beğendim. Gökçen olan soyadına havacılık doğrusu çok yakışacak” dedikten sonra yanında duran Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Fuat Bulca’ya dönerek şu öneride bulundu:
“Fuat Bey, bizim Gökçen de paraşütle atlamak istiyor. Demir tavında dövülür. Madem ki istiyor, o halde başlasın hemen bu işe.” Fuat Bey “—Emredersiniz Paşam” dedikten sonra uzmanları çağırttı, onlara Atatürk’ün ve benim isteğimi nakletti. Uzmanlar bunun hemen olamayacağını, atlamanın bazı teknik bilgileri olduğundan önce bunları öğrenmem gerektiğini, eğitim görmemi önerdiler; ertesi günden itibaren çalışmalara başlayabileceğimi söylediler. Artık benim için de istikbal göklerde idi. Uykusuz geçen bir gecenin sabahında, soluğu Ergazi Meydanı’nda aldım. Paraşütle atlama tekniğini öğrenmek için gelmiştim ama, planör uçuşları beni daha çok ilgilendirdi. Bu düşüncemi açıkladığım zaman anlayışla karşıladılar; bana, “İkisini de öğretiriz” dediler. Öğretmenlerimin dediklerini can kulağı ile dinliyor, söylediklerini harfi harfine yerine getiriyor, hiçbir şeyi aksatmadan yapmaya özen gösteriyordum. İlk anda anladım ki havacılık, gerçekten de dünyanın en heyecanlı, en güzel ve aynı zamanda en tehlikeli mesleklerinden biriydi. Büyük bir disiplini gerektiriyordu. Yapılacak en küçük hata, en küçük bir dikkatsizlik affedilmiyor, insan bunu hayatı ile ödüyordu. Havacılık tutkusunu burada kelimelerle ifade etmek bana çok güç geliyor. Bu tutkuyu, bu heyecanı, bu korkuyu, bu mutluluğu insanın bizzat yaşaması gerekir. Soğukkanlı olmayı, irademe sahip olmayı, iyi muhakeme etmeyi diyebilirim ki havacılığa başladıktan sonra daha iyi öğrendim. Bu eğitimlerimden sonra köşke döndüğümde Atatürk beni kapıda karşılayıp sorardı: “—Anlat bakalım Gökçen. Bugün neler yaptın, neler hissettin?” O gün nasıl uçtuğumu, neler yaptığımı en ufak ayrıntılarına kadar heyecanla anlatırdım. Atatürk bunu yalnız benden dinlemiyor, öğretmenlerimden, Başkan Bulca’dan da bilgi alıyordu. Başarılı olduğum günlerde, Atatürk’ün yüzü gerçekten görülmeğe değerdi. İşte mutluluk benim için buydu. Bir Türk kızının havacı olması, O’nun için anlatılmaz bir mutluluktu. Başarılı olmam için O’nun her şeyi yapacağına inanıyordum. Sofrada arkadaşlarına şöyle derdi: “—Göreceksiniz, Gökçen iftihar edeceğimiz bir uçman kızımız olacaktır. Onu bir gün Avustralya’ya uçarak göndereceğim”.

İnanmanın, güvenmenin başarmak kadar önemli olduğunu işte ben o yıllarda bu müstesna insandan öğrendim. O, inanıyor, güveniyor, ondan sonra vakit kaybetmeden kollarını sıvayarak harekete geçiyordu. Yolu bitirebilmek için yola çıkmak gerekti elbette. Mustafa Kemal Paşa yola ne zaman ve niçin çıkılacağını en iyi bilendir.

3 Mayıs 1935’de Türkkuşu’nun yurt hizmetine açılışı dolayısı ile Atatürk’ün hava alanında yaptığı konuşmaya tanık olan Server Ziya Gürevin, olayı şöyle aktarıyor: “Dört yanımızı saran hava birden karışıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün alanda kurulu bulunan kürsüye doğru ilerlediğini görüyoruz. O’nun konuşacağını hiç kimse beklemediği için ovayı dolduran insan yığının içinden bir sevinç dalgası yükseliyor. Az sonra kürsü, görkemli bir görünüşe bürünüyor. Şimdi kulaklarımızda Dumlupınar’ın yalçın dağının sesi duyuluyor:
“Bayanlar, Baylar! Bizin dünyamız -bilirsiniz- topraktan, sudan ve havadan oluşmuştur. Hayatın da, esas unsurları bunlar değil midir? Bu unsurlardan birinin eksikliği, yalnız eksikliği değil, sadece bozukluğu yaşantıyı olanaksız kılar. Hayatı, hele ulusal hayatı seven, onu korumak isteyen yurdun topraklarına, denizlerine olduğu gibi, havasına da ilginliğini her gün biraz daha çoğaltmalıdır. Bu ilginlik, saydığım hayat öğelerine egemenlikle olur. Doğa insanları türetti, onları kendine taptırdı da. Ancak insanların yaşayabilmeleri için, doğaya da egemenliğini şart kıldı. Doğaya egemen olmasını bilmeyen yaratıklar, varlıklarını koruyamamalardır. Doğa onları, kendi unsurları içinde ezmekten, boğmaktan, yok etmekten ve ettirmekten çekinmemiştir. Türk, bu gerçeği çok önceden tanımak kapasitesini göstererek, kapsal bir dölenle toprağını ve onun türlü ürünlerini, insanlığa verimli kılmıştır. Coşkun denizlerde göğüslemedik dalgalar bırakmayarak insanlığa genlik veren kültür yollarını açmıştır. Lâkin yaşadığımız bu çağda, artık insanlar, yalnız karada ve denizde kalmadılar. Doğanın hava varlığının da içine daldılar. Hayat için, yaşamak için havayı yalnız nefeslenmenin yeter olmadığı anlaşıldı. Gerek ve gerçek olan hava egemenliği, açık olarak ortaya çıktı. Bütün ulusların büyük bir önemle oluşturmaya çalıştıkları bu alanda, Türk ulusu da kuşkusuz yerini almalıydı. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, kara ordumuzun yanında, donanmamızı kurarken, hava filolarımızı da, en son hava araçları ile düzenlemekten geri kalmadı. Kişilikleriyle onur duyduğumuz hava subaylarımız ve komutanları da yetişmiş bulunuyorlar. Pilotlarımız, her zaman ve her halde, ulusun yüzünü ağartacak yüksek değerdedir. Lâkin arkadaşlar, bu kadarı yeter görmek doğru olmazdı. Hava işine, onun bütün dünyada aldığı önem derecesine göre genişlik vermek gereklidir. Bunu göz önünde tutan Cumhuriyet hükümeti, havacılığı, bütün ulusun işlevi yapmak kararındadır. Türk, yurdunun dağlarında, ormanlarında, ovalarında, denizlerinde, her bucağında nasıl bir bilgi ve kendine güvenle yürüyor, dolaşıyorsa vatan göklerinde de aynı surette dolaşabilmelidir. Bu ise Türk’ü, çocukluğundan vatan kuşları ile, yurt havası içinde yarışa alıştırmakla başlar. İşte bugün, burada bizi toplayan neden, o kutsal işe başlama törenidir. Havacılığın gelişimine ciddî şekilde sarılmasından dolayı hükümete, Genel Kurmay Başkanı Mareşal’a ve Türk Hava Kurumu Başkanı, değerli arkadaşımız Fuad’a (Bulca) burada, özel olarak gönül borcumu sunarım.

Türk çocuğu, her işte olduğu gibi, havacılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte seni bekleyen yerini az zamanda dolduracaksın. Bundan, gerçek dostlarımız sevinecek, Türk ulusu mutlu olacaktır”.



KAYNAK: Muhterem Erenli
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 4, Cilt: II, Kasım 1985

16 Şubat 2010 Salı

siirt - pervari bağışı

Siirt - Pervari ilçesine bağış kitaplarımız gitti ne güzel. Şimdi Merzifon, Balıkesir, Niğde'ye kitaplar gidecek. Bağışlarınızı bekliyoruz.

9 Şubat 2010 Salı

HANGİ HİZMET, NE KADAR SÜREDE BİTECEK?

İş süresi standartları:




MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

-İlköğretim-kayıt kabul 1 gün

-İlköğretim-nakil ve geçişler 4 saat

-İlköğretim-denklik ile kayıt 1 gün

-ilköğretim-öğrenci belgesi 4 saat

-İlköğretim-öğrenim durum belgesi 4 saat

-Yurtdışı-öğrenim belgelerinin teyidi 1 saat

-Kitap bayilik talebi 30 gün

-Özel okul yatırımcılarına verilen teşvik

talebi başvuru 5 gün

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

-Personel-staj 4 ay

-Kaymakam adaylığı sınavı 6 ay

-Dernekler Dairesi-vatandaştan gelen ihbar-şikayet 30 gün

-Nüfus ve vatandaşlık işleri-kayıt düzeltme 15-30 gün

-Kayıt taşıma, birleştirme 15-30 gün

-Nüfus ve yaşam istatistiklerinin verilmesi 15 gün

-Uluslararası aile cüzdanı istatistiği verilmesi 15 gün

-Türk soylu yabancıların kayıtlarının tutulması 7 gün

-Pasaport ve isim denklik belgesi almak 30 gün

EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

-KPSS ve Sağlık Bakanlığının kurası ile

yerleştirmesi yapılanların ilk müracaat işlemleri 30 dakika

-Personel yakınlarına özlük dosyasından belge verme 20 dakika

-KPSS'ye göre yardımcı hizmetler sınıfı açıktan atama 3 ay

-Polis Koleji giriş sınavı başvurusu 7 gün

-Atış poligonu ön izni verilmesi 1 ay

-Atış poligonu kuruluş izni 5 iş günü

-Silah tamirciliği ruhsatı verilmesi 5 iş günü

-Patlayıcı madde ithal izni 2 iş günü

-Patlayıcı madde ihraç izni 3 iş günü

-Yurt içindeki vatandaşlara giriş-çıkış kaydı verme 1 saat

-Yurt dışındaki vatandaşlara giriş-çıkış kaydı verme 30 gün

-Detay nitelikte trafik kazası istatistikleri 5 iş günü

-Ölüm veya yaralanma içeren trafik kazalarına karışma

durumuna dair belge 2 iş günü

-Sürücü ceza puanı sorgulama (internet ortamı) 10 saniye

-Araç tescil sorgulama hizmeti (internet ortamı) 10 sanayi

TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

-Taşınmaz sorgulaması kayıt örneği-başvuru 15 dakika

.İşlem 30 dakika

-Satış-başvuru 15 dakika

.İşlem 2 saat

-İpotek-başvuru 15 dakika

.İşlem 2 saat

-Mirasın intikali-başvuru 15 dakika

.İşlem 2 saat

-Kat irtifakı tesisi-başvuru 15 dakika

.İşlem 8 saat

-Cins tashihi-başvuru 15 dakika

.İşlem 2 saat

-Kamulaştırma-başvuru 15 dakika

.İşlem 2 saat

-Kat irtifakından kat mülkiyetine geçiş-başvuru 15 dakika

.İşlem 2 saat

-Kat mülkiyeti tesisi-başvuru 15 dakika

.İşlem 8 saat

-Aile konut şerhi-başvuru 15 dakika

.İşlem 2 saat

-Bağış-başvuru 15 dakika

.İşlem 2 saat

-Kat karşılığı temlik-başvuru 15 dakika

.İşlem 2 saat

-Devre mülk hakkı tesisi-başvuru 15 dakika

.İşlem 8 saat

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU

-Sürekli iş göremezlik geliri bağlama 30 gün

-Malullük aylığı bağlama 30 gün

-Yaşlılık aylığı bağlama 30 gün

-Ölüm aylığı bağlama 30 gün

-Evlenme ödeneği işlemleri 30 gün

-Vazife-harp malullüğü aylığı bağlanması 3 ay

-Emeklilik ikramiyesi işlemleri 20 gün

-Harp malulü ve şehitlerin çocuklarına eğitim-öğretim

yardımı yapılması 10 gün

-Ek ödeme (Tütün İkramiyesi) 1 ay

-Evlenme ikramiyesi işlemleri 15 gün

-Banka değişikliği 1 hafta

-Toptan ödeme işlemleri 1 ay

-İntibak işlemleri 2 ay

-Harp malullüğü zammı ödeme işlemleri 1 ay

-Geçici köy korucusu ve bunların eşlerine aylık

bağlama işlemleri 1 ay

-Adres değişikliği işlemleri 1 gün

-Aylık ödeme döneminin 3 aydan 1 aya dönüştürülmesi 5 gün

-Aylık kesme işlemleri 15 gün

-Bankadan iade edilen aylıkların ödenmesi işlemleri 15 gün

-Kanuni varislere ödeme yapılması işlemleri 1 ay

-Felaketzede avans ödeme işlemleri 1 ay

-İcra kaldırma işlemleri 15 gün

-Açılan davalarda başkanlık görüşü bildirmek 15 gün

-Mahkeme kararlarının gereğinin yapılması 15 gün

-Hizmet tespiti 10 gün

-Hizmet birleştirme 10 gün

-İştirakçilik-sigortalılık işlemleri 15 gün

-İsteğe bağlı iştirakçilik işlemleri 15 gün

-Doğum tarihi tespiti 15 gün

-Astsubay ve polislerin borçlanması 10 gün

-Prim takibi 10 gün

-Kadın sigortalıya ek hizmet süresi 5 gün

-Fiili ve itibari hizmet süresi zammı 20 gün

-Askerlik borçlanması 15 gün

-Borçlanma tahsilatı 1 gün

-Borçlanma iade işlemi 1 gün

-Sigortalı işe giriş bildirgesi 15 gün

-Sigortalı işten ayrılık bildirgesi 10 gün

-Hizmet düzeltme 15 gün

-Sigortalı tescil 15 gün

-Adres tespiti 1 gün

-Genel sağlık sigortası tescil işlemleri 15 gün

-İş yerinin tescili 3 gün

-Emzirme ödeneği (yardımı) verilmesi 2 gün

-Geçici iş göremezlik ve iş göremezlik ödeneği 

verilmesi (belgelerin tamamlama süresine göre) 1 ile 15 gün

-Yurt dışı hizmet borçlanması 1 ay

-Aylıkların yurt dışına transferi 1 ay

-Almanya'da bağlanan gelirin Türkiye'den ödenmesi 1 ay

-İhbar ve şikayet dilekçeleri 1 ay

-Milletvekillerince yöneltilen soru önergelerinin

cevaplarının hazırlanması 10 gün


MALİYE BAKANLIĞI

MİLLİ EMLAK HİZMETLERİ

-Satılan taşınmazların tahsilatı 15 dakika

-Taşınır malların satış işlemleri 15 gün

-Taşınır malların tahsilat işlemleri 15 dakika

-Büfe, kantin, çay ocağı gibi yerlerin kiralama işl. 15 gün

-Taşınmaz mal kiralamalarına ait tahsilat işlemleri 15 dakika

-Büfe, kantin, çay ocağı kiralamaları tahsilat işl. 15 dakika

-Ecrimisil tahsilatları 15 dakika

-Tahsis 1 saat

-Trampa 20 dakika

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

-Tecil ve taksitlendirme işlemi 30 gün

-Fatura sorgulama hizmeti 2 dakika

-Özelge verme 45 gün

-Vergi Kanunlarının uygulanması konusunda meslek

örgütlerine görüş bildirmek 3 ay

-Şikayet yoluyla düzeltme başvurularının cevaplanması 60 gün

-Sakatlık indirimi işlemleri 90 gün

-Ödeme kaydedici cihaz işlemleri 3 gün

-Bakanlık ve Başkanlığın taraf olduğu davalarda

aleyhe hükmedilen ve ödeme aşamasına gelen alacak, 

faiz, gecikme faizi, yargılama gideri, icra masrafı

gibi ödemelerin yapılması 30 gün

-Meslek mensupları mal bildirimi işlemleri 1 gün

-Sürücülere kesilen para cezası tutanak işlemleri 30 gün

-Elektronik ortamda sunulan hizmetler 7 gün

-Denetimler sonucu düzenlenen tutanaklara itiraz işlemi 30 gün

-Harçsız pasaport alım işlemleri 1 gün

-Tarhiyat öncesi uzlaşma işlemlerinin yürütülmesi 60 gün

-Tarhiyat sonrası uzlaşma işlemlerinin yürütülmesi 60 gün

1 Şubat 2010 Pazartesi

Barış MANÇO ( Barış Manço 2 ocak 1943 saat 02.00 Zeynep Kamil Hastanesi - Gönüllerde)

Türkiye tarihinin en fazla ilgi çekmiş, en aykırı müzik insanlarından birisi olan Barış Manço, besteci, şarkı sözü yazarı, yazar, gezgin, müzisyen, ses sanatçısı ve televizyon programı yapımcısıydı. Uzun saçları, asla çıkartmadığı şövalye yüzükleri, yurt içinde ve yurt dışında kazandığı müzikal başarıları ile ülkemizin unutulmayan simaları arasına girmiş olan Manço, yaşadığı zaman diliminde dünyada en fazla ülkeyi dolaşmış T.C. vatandaşı olarak, gezdiği 150'den fazla ülke ile kırılması zor bir rekora imza atmıştır. 

























300'ün üzerinde aldığı ödüllerden hariç
Türkiye Cumhuriyeti: Devlet Sanatçısı Ankara 
(1991)Hacettepe Üniversitesi: Onursal Doktora Ankara (1991)Soka Üniversitesi: Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü Tokyo, Japonya (1991)Belçika Krallığı: Leopold II Şövalyesi nişanı Brüksel, Belçika (1992)Fransa Devleti: Edebiyat ve Sanat Şövalyesi nişanı Paris, Fransa (1992)Pamukkale Üniversitesi: Onursal Doktora Denizli (1995)Min-On Sanat Vakfı: Yüksek Şeref Madalyası Tokyo, Japonya (1995)Liege Prensliği: Onursal Hemşehrilik Beratı Liege, Belçika (1997)  
ödüllerine sahiptir.


Unutulmayacak bir insan, aileden bir fert, sanat dinamosudur Barış Manço